
Ebeveyn ve Bakım Veren Rehberi
Sevgili ebeveynler ve çocukların değerli yakınları,
“Korkacak ne var?!”
“Erkek adam korkmaz.”
“Kocaman oldun hala korkuyorsun….”
Pek çoğumuzun aşina olduğu söylemler değil mi?
Adeta işe yarıyormuşçasına, kuşaktan kuşağa, aileden aileye aktarılır. Korku; dışlanan, hor
görülen ve toplum tarafından inkar edilen bir duygudur. Korktuğunu belli eden kişiye ‘zayıf’
muamelesi yapılır. Korkuya karşı olan bu toplumsal tepkinin, ötekinin korkusunu gören
bireye, kendi varoluşsal korkularını anımsatmasıyla açıklanabileceğini düşünüyorum. Bu
söylemler, mevcut sorunu çözmediği gibi pek çok zaman da bireylerin duygularını
bastırmasına ve gerilimlerinin artarak devam etmesine neden olur. Korktuğu için rencide
edilen çocuk, kendisini yalnız ve çaresiz hisseder. Ebeveyninin kendisini anlamadığını
düşünür ve kendisi hakkında olumsuz inançlar geliştirir:
‘farklıyım’, ‘güçsüzüm’, ‘yetersizim’, ‘zayıfım’ gibi.
Korku ve kaygı kavramları sıklıkla karışan ve birbirleri yerine kullanılan kelimelerdir. En
yalın haliyle korku; mevcut anda var olan tehlikelere karşı hissettiğimiz ve nesnesi olan bir
duygudur. Kaygı ise gelecekte oluşabilecek ve çoğu zaman nesnesi ve kaynağı belirsiz olan
bir duygudur.
Çocuklar gelişim evrelerinde çeşitli korkular geliştirirler. Her yaş döneminin kendine özgü
korkuları vardır. 6 aylık bebek gürültüden, 1 yaşındaki bebek anne ve babası dışındaki
yabancılardan, 4 yaşındaki çocuk canavarlardan, 9 yaşındaki çocuk hırsızlardan, 12 yaşındaki
ergen adet döngüsünden korkabilir.
Korku, genel kanının aksine sağlıklı bir duygudur. Tıpkı mutluluk, hüzün, tiksinti, şaşkınlık
gibi, korku da gönülde misafir edilmesi gereken ve pek çok zaman da işlevselliği olan bir
histir. Çocuklar, korkuları aracılığıyla çevrelerine uyum sağlamayı, meseleleriyle baş etmeyi,
tehlikelerden kaçınmayı öğrenirler. Eğer korku duygusu olmasaydı, tedbirli olmaksızın,
muhakeme etmeksizin davranışlar sergilerdik ve hayatta kalmamız, neslimizin devam etmesi
söz konusu olamazdı.
Çocuklarda En Sık Karşılaşılan Korkular
Çocuklarda yaygın olarak gördüğümüz başlıca korkular şunlardır;
•Aileden ayrılmak ve ayrı kalmak
•Diğer çocuklarla ve yetişkinlerle iletişime geçmek
•Fiziksel korkular (yüzmek, bisiklete binmek vs.)
•Çevre ve doğayla ilişkili korkular (hayvanlar, böcekler vs.)
•Medikal süreçle ilişkili korkular (doktor, hemşire, aşı, dişçi vs.)
•Bilinmeyenle ilişkili korkular ( ölüm, karanlık, tanrı, dinler vs.)
•Hayali süreçlerle ilişkili korkular (canavarlar, zombiler vs.)
Çocukların Korkularının Nedenleri
Çocukların korkularının pek çok sebebi vardır;
Eksik bilgi sahibi olmaktan kaynaklanan korkular
Dünya, küçük bir çocuk için keşfedilmesi ve açıklığa kavuşması gereken gizemlerle
doludur. Fırtına ve gök gürültüsünün nenden olduğu, çamaşır makinasının nasıl
çalıştığı, sifon çekildiğinde atıkların nereye gideceği gibi sorular cevap beklemektedir.
Bilgi eksiklikleri yanlış varsayımların oluşmasına neden olabilir.
Olumsuz deneyimlerden kaynaklanan korkular
Anne karnında yaşanan olumsuz deneyimler, doğum anındaki komplikasyonlar,
medikal travmalar, bebeklikteki ihmaller, düşme ve yaralanma tecrübeleri, kazalar gibi
süreçler çocukların korkularının temelini oluşturabilir.
İlişkilendirmeden kaynaklanan korkular
Çocuklar korktukları bir şeyi genelleme ve ilişkilendirme eğilimi içinde olabilirler.
Örneğin; henüz küçük bir çocukken, bir kedinin üstüne zıplamasından ürken çocuk,
kedi korkusunu tüm tüylü hayvanlardan korkmak şeklinde bir genellemeye gidebilir.
Öğrenilen korkular
Çocuklar ebeveynlerinin ve bakım verenlerinin korkularını çok iyi gözlemlerler ve bir
sünger gibi içlerine çekerler. Çocuklar için güvendikleri kişinin gözlerindeki korku ve
kaygı ifadelerine şahit olmak tedirgin edici bir deneyimdir. Ebeveynlerinin korkularını
içselleştirebilirler. Annesinin yüzmekten korktuğunu gören çocuk, hiçbir olumsuz
tecrübesi olmaksızın, suya karşı çekimser bir tavır sergileyebilir.
Varoluşsal meselelerden kaynaklanan korkular
İnsanların fani olduğunu fark eden çocuk, dağılma, yok olma ve ayrılık endişesi yaşar.
Yakınlarına “Ölünce ne oluyor?”, “Sen ölecek misin?” gibi sorular sormaya
başlayabilirler. Varoluşsal farkındalıklar pek çok korkunun temelini oluşturur.
Hayal gücünden kaynaklanan korkular
Zihinsel imgeler ve sembolik düşüncenin gelişmesiyle çocukların hayal güçleri
genişler ve pek çok konu hakkında hipotez üretmeye başlarlar.
Sembolik korkular
Pek çok zaman bilinçdışında var olan ve dile getirilmesi güç olayların alternatif bir
nesneye aktarılması neticesinde oluşan korkulardır. Örneğin; canavar korkusu;
ebeveyn tutumlarındaki ikircikliği veya kardeşinin doğumuyla beraber değişen aile
dinamiklerinin sembolik temsilcisi olabilir.
Gelişim evrelerinde temel korkuların oluşması son derece doğaldır. Fakat bazı durumlarda
korku duygusu çocuğun hayat akışını ve işlevselliğini olumsuz etkilemeye başlar. Çocuk
kaçınma davranışları sergiler. Böyle durumlarda kapsayıcı bir ebeveyn tutumu içinde olmak
ve uzman desteği almak önemlidir. Terapisti olduğum pek çok aile, çocuklarının yaşadıkları
korku, fobi, kaygı sorunları ve davranışları nedeniyle kliniğe başvuruda bulunurlar.
Ailelerin terapiden temel beklentileri çocuklarının korkularının bir an önce ortadan
kalkmasıdır. Oysa korku davranışları birer semptomdur. Semptomun ortadan kaldırılması
ve/veya bastırılması, başka sorunları beraberinde getirir. Semptomu yok etmeye odaklanmak
yerine, bu duygunun ve davranışın altında yatan temel dinamikler irdelenmelidir. Çocuğun
neye ihtiyacı olduğunu belirlemek, zamanla sorun davranışın sağlıklı şekilde ortadan
kalkmasına imkan sağlayacaktır.
Ebeveynlerin bu süreçte çocuklarına nasıl destek olabileceklerine değineceğim. Fakat her
çocuğun ve ailenin biricik olduğunu anımsatmak isterim. Aileler çocuklarını herkesten iyi
tanırlar ve bu ipuçlarından hangilerine çocuklarının ihtiyacı olduğunu belirleyebilirler.
Dolayısıyla önerilerimi aile kültürünüzün süzgecinden geçirerek uygulamanızı tavsiye
ederim.
Ebeveynler Çocuklarına Nasıl Destek Olabilir?
Çocuğunuzun korkularını dinleyin, korkularını anladığınızı, ona saygı duyduğunuzu
ve onu ciddiye aldığınızı hissettirin.
“Suyun seni korkuttuğunu görüyorum. Korkmak hiç hoşuna gitmiyor, kontrolü
kaybetmiş hissediyorsun. Birlikte korkunun üstesinden gelmenin bir yolunu bulabiliriz
belki.”
Çocuğunuzun duygularını ifade etmesine izin verin. Ağlaması, kahkaha atması bu
süreçte etkili olacaktır. Bu davranışlar biriken gerilimin boşaltılması için oldukça
etkilidir.
Korkunun nereden kaynaklanabileceğini düşünüp, araştırın. İşlevsel olmayan korku
davranışlarının ne zaman ortaya çıktığını sorgulamak önemlidir. Örneğin: 5 aydır
sorun yaşayan bir çocuğun 5 ay önce günlük hayat rutininin dışında oluşan süreçleri
irdelemek gerekebilir. Yeni okula başlamak, kardeş doğumu, bakıcının işten ayrılması,
taşınma vs. gibi değişimler korku davranışlarının oluşmasına neden olmuş olabilir.
Korkuları yok etmeye harcanacak enerjiyi, işlevsiz korku davranışlarına neden olan
sebepleri keşfetmeye harcayın.
Çocuğun duygularını ve yaşadıklarını küçümsemeyin, alay etmeyin, yargılamayın.
Zira bu davranışlar çocuğunuzun kendisini kötü ve çaresiz hissetmesinden başka bir
işe yaramayacaktır.
Korkuların bir kısmı bilgi eksikliğinden kaynaklanır, çocuğunuzu bilgilendirin.
Kitaplardan, videolardan, dergilerden, somut ve bilimsel verilerden yararlanın. Bilgi
güçtür ve çocuğa duygularını kontrol edebilme hissini verir.
Çocuğunuzun korkusunu tarif etmesini ve kendisini ifade etmesini sağlayın.
Çocuğunuzun korkusu her ne olursa olsun güvende olduğunuzu ifade edin ve
gerekirse güvenlik için aldığınız tedbirlerden bahsedin.
Çocuğunuzun dünyayı yeni tanıdığını ve ebeveyninin deneyimine ihtiyaç duyduğunu
unutmayın. Sizin rehberliğiniz ve kapsayıcı ebeveyn tutumunuzla dünyayı güvenle
keşfedeceğini anımsayın.
Çocuğun korkularıyla ilgili çarpık mesajlar vermeyin. “Bir bakayım, canavar var
mıymış, yok muymuş”, “eğer iyi bir çocuk olursan canavarlar seni ziyaret
etmeyecektir.” gibi söylemlerden kaçının.
Bir rutin oluşturun. Rutin çocuğunuzu rahatlatacaktır ve kendisini güvende
hissettirecektir.
Adım adım ‘Korkularla mücadele planı’ oluşturun ve çocuğunuzu küçük adımlarla
yüreklendirin. Korkularla mücadele planının içine;
Korkunun kaynağını saptama
Derin diyafram nefesi alıp verme
İçinden10’a kadar sayma
Güvenli bir yerde olduğunu hayal etme
Bedenini kasıp bırakma gibi pek çok egzersiz ekleyebilirsiniz.
Duygu termometresi oluşturabilirsiniz ve kaygısını, korkusunu derecelendirmesini
isteyebilirsiniz. Örneğin 0’la 10 arası bir termometrede 0 hiç korkmuyor, 10 çok
korkuyor şeklinde derecelendirebilirsiniz.
Çocuğunuzun korkularını çizmesini sağlayabilirsiniz. Çizdiği resme nasıl bir isim
vermek istediğini, resimde ne anlatmak istediğini, resmi daha komik hale getirmek
için neler yapılabileceğini sorabilirsiniz. Hatta isterse korkularını karalayıp,
buruşturup, korku potasına bile atabileceğini belirtebilirsiniz.
Çocuğunuzun korkularına mektup yazmasını sağlayabilirsiniz. Özellikle soyut
korkularla somut bir şekilde ne kadar vakit geçirirse, duygu düzenleme becerisi o
kadar gelişecektir.
Çocuğunuza korkusunu fark etmesini ve korku anında bedeninde nelerin değiştiğine
odaklanmasını öğretebilirsiniz. Beden tetikleyicilerini keşfeden çocuk, korkunun
gelmekte olduğunu fark eder. Böylece Korkuyla mücadele eylem planını hayata
geçirebileceğini düşünebilir. Bu, ona duygusunu düzenleme ve kontrol edebilme
yetkinliği kazandıracaktır.
Çocuğunuzun oyunlarını gözlemleyebilir, bu oyunlara onun rızası ve yönlendirmesi
dahilinde katılabilirsiniz. Oyunda canlandırma, rol oynama tekniklerini
kullanabilirsiniz. Bu teatral oyun sayesinde çocuğunuz, korkusunu dışa vuracaktır.
Korkuyu yenmek için korku uyandıran figürün rolüne girerek oyun oynayabilirsiniz.
Oyuna korktuğu nesneleri dahil ederek, onların taklitlerini beraber yapabilirsiniz.
Çocuğunuzla birlikte hikaye oluşturabilirsiniz. “Maviş sudan korkuyor ama havuzda
arkadaşlarıyla oynamayı gerçekten çok istiyor. Sence su korkusunun üstesinden
gelmek için ne yapabilir?” gibi.
Hayaller kurarak korkularını anlatmasını sağlayın. ‘Bu korkuyu zihninde yarattığın
için, onu yine zihninde yarattığın bir teknikle yenebilirsin. Mesela bu spreyi sıktığında
seni koruyacak bir koruma kalkanı enerjisi yayılsın.’ Bu tarz hayal gücü kullandığınız
tekniklerde, bunun gerçeküstü olduğu ve hayalin bir parçası olduğunu mutlaka belirtin
ve zihninde yarattığı şeyi zihninde yarattığı başka bir şeyle çözebileceği mesajını
verin.
Konuyla ilgili çocuğun yaşına uygun öykü kitapları okuyun.
İkincil kazanımların var olup olmadığını kontrol edebilirsiniz. Çocuğunuzun
ihtiyacının ne olduğunu fark ettiğinizde mesafe kat etmek kaçınılmazdır. Örneğin
yalnızca korktuğu zamanlarda babasının bilgisayar başından kalkıp kendisiyle
ilgilendiğini gören bir çocuk, aslında babasıyla vakit geçirmeye ihtiyacı olan bir
çocuktur. Korkulara ihtiyaç duymasına gerek kalmadan ebeveyn çocuk ilişkisinin ve
paylaşımın artması süreci olumlu etkileyecektir.
Çocuğunuzla konuşurken onun dilinden konuşmanız ve ihtiyacı olandan fazlasını
aktarmamanız önemlidir. Metaforlar, deyimler, soyut kavramlar özellikle erken
çocukluk çağındaki çocukların zihinlerini karıştırır. Mümkün olduğunca net ve sade
bir dil kullanımı anlaşılır bir iletişim imkanı sunacaktır.
Çocuklara izletilen filmlerin, okunan kitapların, oyunların içeriklerine dikkat edin.
Korkuyla, beraber mücadele edin (odaya fosforlu ışıklar, başucu lambaları vs. koymak
gibi.)
Aşırı koruyucu tutumla çocukların ilgilerini ve meraklarını köreltmemek için özen
gösterin.
Korkular konusunda çocuğa model olmaya çalışın. Sizin fobileriniz varsa, bu sorunu
bir terapistle ve destek kaynaklarınızla paylaşın. Ebeveynler duygularını çocuklarıyla
paylaşabilirler. Fakat ebeveynlerinin, kontrolünü kaybettiğini görmek çocukları çok
kaygılandırır.
Çözümü çocuğunuzun bulmasına olanak sağlayın. Ona “Senin daha az korkmana nasıl
yardımcı olabilirim?” diye sorabilirsiniz.
Çocuğunuzun cesur olduğu durumlarda onu bu durumu tasvir edin.
“Böylesine korktuğun bir şey hakkında resim çizmek cesaret gerektirir.” gibi.
Empati kurmanın, anlayışlı, sabırlı olmanın önemini hatırlayın.
Fiziksel ve ritmik aktivitenin çocukları rahatlattığı bilinmektedir. Çocuğunuzu
aktiviteye yönlendirin. Hamakta sallanmak, trampolinde zıplamak, koşmak, kumla
oynamak, yoga hareketleri yapmak gibi sakin ve ritmik hareketler, çocukların duygu
durumlarını düzenleyecek ve sakinleştirecek etkinliklerdir.
Sakinleştirici, rahatlatıcı, huzur veren bir uyku ortamı sağlayın. Odanın ısısı, ışığın
derecesine özen gösterin.
Daha büyük meseleleri gözden kaçırmayın. Korkuların altında yatan ve çocuğu
derinden etkileyen diğer muhtemel süreçleri gözden geçirin; boşanma, kardeş
doğumu, cinsel istismar, okula başlama gibi.
Çocuğunuzun korkuları, onun işlevselliğini ve hayat kalitesini olumsuz etkileyecek
durumdaysa mutlaka bir uzmana danışmanızı öneririm.
Korkularını kucaklayabilen ve bu duygusuyla sağlıklı şekilde baş edebilen çocuklar
yetiştirmek dileğiyle.