
Derhal odana git!
Çocuklarla yaşanan sorunlarda en sık kullanılan cümlelerden bir tanesi ‘Derhal odana git’tir.
Pek çok zaman ebeveynler, çocuklar kendi yaptıkları davranışları düşünsün, söz dinlesinler,
uyum sağlasınlar, hatalarını fark etsinler, empati kursunlar, durumdan ders çıkarsınlar diye
sarf ederler bu cümleyi.
Çocuğun ‘olumsuz’ davranışı neticesinde araya mesafe koyma eğilimi çok yaygındır. Oysa
tam da böyle zamanlarda tıpkı aracın yakıt, bitkinin su ihtiyacı gibi çocuğun da en temel
ihtiyacı yakınlık ve temastır.
Ebeveynler çocuklarının davranışı neticesinde onları odalarına sürgüne göndermeyi tercih
edebilirler. Oysa 12-13 yaş öncesinde sebep ve sonuç ilişkisini analiz edebilme, kendine
dışardan bakabilme gibi karmaşık sistemler henüz olgunlaşmamıştır. Çocuğun henüz
yeterince gelişmemiş bilişsel becerileri ve düşünce yapısı nedeniyle bu tecrit hali hiçbir işe
yaramaz. Aksine çocuklar kendilerini daha yalnız, çaresiz, değersiz, öfkeli ve intikam
duygularıyla dolmuş hissederler.
Odasına gönderilen çocuk, neyi düşünmesi gerektiğini bilmez. Çocuk için ebeveyninden
uzakta kalmak çok ağır bir bedeldir ve bu durum tekrar ettikçe, süreç, yaşamı boyunca bireyin
kendilik algısını olumsuz etkileyecektir. ‘Ben kötü biriyim’, ‘Ben annemi hasta ediyorum’,
‘yalnız kalmaya mahkumum’ gibi olumsuz inançlar oluşmasına neden olabilir.
Reddedilmek, uzaklaştırılmak çocukları strese sokar. Salgılanan hormonlar neticesinde
‘odasında’ yoğun duygularıyla bir şey öğrenmesi, yaşanılanlardan ders çıkarması ve hatasını
düzeltmesi imkansız hale gelir.
Yaşanan her ne ise çocukla kalmak, çocuğu duygusal olarak kapsamak, duygusunu tasvir
etmek, gerekli durumlarda, onarmaya yönelik yaptırımlarda bulunmak çok daha işlevsel
olacaktır.
Birkaç örnekle açıklamam gerekirse;
“Çok öfkelisin. Canını sıkan nedir? Bana anlatabilirsin.”
“Bütün duvarları çizmişsin. Duvarlar çizmek için değildir, çizmek için kağıt kullanabilirsin.
Şimdi süngeri getirebilirsin. Bunu silmemiz gerekiyor.”
‘Senin için zor bir gün oldu. Uzun bir süre birbirimizi göremedik. Birlikte pasta yapmaya ne
dersin?’
‘Bütün gün evdeydin ve yeterince hareket edemedin. Haydi hazırlan koşmaya gidelim.’ gibi
yaklaşımlar çocuğun kendini güvende hissetmesine ve beynin faaliyetlerden sorumlu ön
bölgelerinin işler hale gelmesine imkan sağlayacaktır.
Amacımız çocuğun yaptıklarının bedelini ödemesi değil, davranışlarını değiştirebilmesidir
nihayetinde.
Eğer sakinleşmek için bakım veren olarak ‘sizin’ mesafeye ihtiyacınız varsa, çocuğu
reddetmeden ‘Benim sakinleşmeye ihtiyacım var. Odamda rahatlayıp, 10 dakika sonra buraya
geleceğim.’ ifadesi, çocuğun, ötekinin gereksinimlerini fark etmesine imkan sağlamasına
olanak sağlayacaktır.
İlişkilerimizde şifa bulmak her daim mümkün….