Bebeklerde Kolik Dosyası (I)
Kolik Nedir?
Kolik, pek çok ebeveynin dilinden düşmeyen, fakat aynı zamanda da pek çok kişi için muğlak
bir terimdir. Bebekler gün içinde sıkça ağlar ve ağlamaları son derece normaldir. Zira bu
davranış bebekler için bir iletişim yoludur. Ağlayarak, acıktıklarını, altlarının kirli olduğunu,
gazları olduğunu, şefkate ihtiyaç duyduklarını ifade ederler.
Kolik, bebeklerin sağlıklı olmasına ve annenin iyi beslenmesine rağmen, bebeğin sık ve yoğun
şekilde ağlama davranışı için kullanılmaktadır. Ağlama davranışının tüm çabalara rağmen
yatışmadığı ve aile içinde krize dönüştüğü görülmektedir. Kolik sürecinde, ağlamanın sıklığı,
süresi ve altında yatan dinamikler normal ağlama sürecinden farklıdır. Bu durumda bebekler
açlık, gaz, şefkat ihtiyacı, güvenlik, temizlik gibi ihtiyaçlarından bağımsız olarak sürekli
ağlarlar.
Kolik Ne Zaman Olur?
Kolik süreci genelde doğumdan sonra 2. hafta ile 4. ay zaman aralığında gözlenmektedir. Bir
bebeğin kolik durumu olduğunu söyleyebilmek için ağlama davranışının, belirtilen zaman
dilimde görülmesi (2. hafta- 4.ay arası), en az 3 haftadır devam ediyor olması, haftada en az 3
kez olması ve günde en az 3 saat süren ağlama nöbetleri yaşanması gerekmektedir. Yapılan
araştırmaların bulguları, ağlama nöbetlerinin öğleden sonra ve akşam saatlerine doğru arttığını
göstermektedir. Bebeklerin ağlarken sıkça yüksek seste ağladıkları, huzursuz oldukları,
yüzlerinde kızarma ifadesi olabildiği, bacaklarını vücutlarının altına doğru çektikleri, ellerini
yumruk yaptıkları, gaz çıkarma ve sert bir karına sahip oldukları görülmektedir.
Kolik ve Aile
Kolik süreci aile dinamiklerini ve dengesini fazlaca etkilemektedir. Henüz yeni doğum
yapmış, uyku sorunuyla mücadele eden, yeni hayata uyum sağlamaya çalışan ebeveynler için
bebeklerinin yatıştırılamayan bir şekilde ağlıyor olması yetersizlik, çaresizlik gibi negatif
kognisyonların oluşmasına sebebiyet verebilir. Yapılan araştırmalar, Bebeklerin %10 –
%30’unda kolik bulgusuna rastlandığını ortaya koymaktadır. Yani bu durum, pek çok ailenin
yaşadığı bir durumdur ve çoğu zaman ailenin tutumuyla ilişkili değildir. Ebeveynler
kendilerini suçlamak yerine, kenetlenmeye, birbirlerini ve bebeklerini desteklemeye
odaklanmalıdır. Ağlama nöbetleri nihayetinde son bulacak ve zor zamanlar geride kalacaktır.
Koliğin Muhtemel Nedenleri
Kolikle ilgili pek çok bilimsel araştırma olmasına rağmen, koliğin kesin nedeni ve tedavisi
henüz belirlenememiştir. Koliğin öngörülen nedenleri ise şunlardır;
Bebeğin çok gazlı olması
Bebeğin bağırsakların çok veya az çalışması
Bağırsakların tam gelişimini tamamlamaması, hareket azlığı ve spazm
Henüz gelişmemiş sindirim sistemi nedeniyle karında kasılma ve sertleşme olması
Anne ve bebek arasındaki bağlanma ve iletişim sorunları
Hormon dengesizliği
Gebelikte sigara kullanımı ve doğumdan sonra sigara içilen ortamda bulunma
Sinir sisteminin gelişmemiş olması
Bebeğin hızlı veya çok yemesi
Bebeğin hava yutması
İnek sütüne dair atıflar (annenin süt tüketimi ve laktoza karşı tolerans)
Kullanılan mamaya karşı hassasiyet veya alerji
Annenin kaygı duygusunu bebeğe geçirmesi
Belirli besinlere karşı hassasiyet
Bağırsak düğümlenmesi, testis bükülmesi, fıtık, çeşitli ağrılar gibi fizyolojik sebepler.
Bu etmenlerden biri veya birkaçının koliğin oluşumunda ve tetiklenmesinde etkili olabileceği
düşünülmektedir.
Koliğin Yaygınlığı
Bebeklerde kolik görülme sıklığı %10 ile %30 arasındadır, bu da her 3 bebekten 1’inde kolik
görülebileceğini ortaya koymaktadır. Araştırmalar, kolik olgusunun kızlarda ve erkeklerde
eşit yaygınlıkta olduğunu göstermektedir. Kolik, sigara içen annelerin bebeklerinde, içmeyen
annelerin bebeklerine göre 2 kat daha fazla görülmüştür.
Kaynaklar
Bruce Taubman, Clinical Trial of the Treatment of Colic by Modification of Parent-Infant
Interaction.
I. Akman, K. Kuşçu, N. Ozdemir, Z. Yurdakul, M. Solakoglu, L. Orhan, A. Karabekiroglu,
E. Ozek, Mothers’ postpartum psychological adjustment and infantile colic.