Çocuklarla ‘Kriz’ Konuşmak
Kriz; kontrolümüz dışında gelişen, ani ve genelde beklenmedik olan, birey ve topluluk üstünde yoğun
etkisi olan durumdur. Doğal afetler, kazalar, kayıplar, yaslar, siyasal çatışmalar, terör olayları kriz
durumlarıdır ve yetişkinleri olduğu kadar çocukları da derinden etkiler ve sarsar.
Çocukları çevrelerindeki travmatik olaylara duyarsız kalmadan korumayı nasıl sağlarız?
Öncelikle çocukların sosyal medya kullanımını engellenmeden denetlemekte fayda vardır.
Çocukların yaşının algılayabileceğinden daha fazlasına ulaşabileceği siteler ve kanalların
denetimi önemlidir. İzlenilen Televizyon programlarının, haberlerin içeriğine, diline,
aktarılan görüntüleri takip etmek önemlidir.
Çocukların yanlarında ürkütücü, korkutucu ve yaşlarına uygun olmayan detaylar
paylaşmaktan kaçınılmalıdır. Çocuklar siz konuşurken sizi duymuyormuş, sizle
ilgilenmiyormuş gibi gözükseler de aslında mutlaka sizi işitiyor ve etraflarında olanı fark
ediyorlardır.
Çocuğun ve ailenizin güvende olduğunu, gerekli güvenlik önlemleri ve tedbirleri aldığınızı
aktarmak rahatlatıcı olacaktır.
Pek çok çocuk etrafında olan bitenden kendisini sorumlu tutar ve benmerkezci bir tavır
sergiler. Bu yaşananların çocuğun yaptığı herhangi bir şeyden kaynaklanmadığının altını
çizmek önemlidir.
Çocuğun sorularına mümkün olduğunca dürüst yanıtlar vermek önemlidir. Her ne olursa
olsun yalan söylemekten kaçınmalıdır. Nihayetinde çocuk süreci öğrenecektir ve kendisine
yalan söylendiğini anlamak daha büyük bir yıkım olacaktır.
Çocuklarla, yaşanan olaylar ve süreç hakkında ne hissettikleri, konu hakkında ne
düşündükleri konuşulabilir. Lakin çocuğun tedirgin olmadığını düşünüyorsanız ve
hissediyorsanız da konuyu sürekli gündeme getirmekten kaçınmak sağlıklı olacaktır.
Özellikle 10 yaşın altındaki çocuklara süreci soyut kavramlarla açıklamaktan kaçınmakta
fayda vardır. Gerçekçi, net, açık, basit, sade ve somut ifadeler kullanmak, çocuğun süreci
anlamasına yardımcı olacaktır.
Kimi çocuk düşüncelerini sözlü ifade ederken, kimi resimleriyle, kimi oyunlarıyla, kimi
rüyaları, kabusları, gerileme davranışlarıyla ifade eder ve dışa vurur. Bu süreçte çocukların
yakından takip edilmesi önemlidir. Çocuğun oyunda kullandığı oyuncaklar, tekrar eden
oyunlar ve çizimler, kullandığı hakim renkler, tekrarlayan rüyalar çocuğun iç dünyasına dair
ipuçları verecektir.
Bu süreçte çocuğun rutinlerine sadık kalmak çok önemlidir. Rutin, çocuk için gündelik
hayatının devamı yani normalliğin devamıdır. Dolayısıyla mümkün olduğunca benzer
saatlerde yemek, oyun, çalışma, uyku, süreci devam ettirilmelidir.
Çocuklara, merak ettikleri her konuyu sorabileceklerini iletmek önemlidir. Fakat burada
önemli nokta samimi olmak adına aşırı bilgi verip çocuğu terörize etmekten kaçınmaktır.
Yaşına uygun açıklamalar yapmak ve çocuğun sorduğu kadarını yanıtlamak yeterlidir.
Kendi duygularınızı çocuğunuzla paylaşabilirsiniz. ‘Böyle bir durum yaşandığı için, böyle bir
olay olduğu için ben de üzgünüm’ gibi. Böylece çocuk kaygının, endişenin, korkunun,
üzüntünün normal ve ifade edilebilir duygular olduğunu anlayacaktır.
Yaşanan olaylarda iyi/kötü ayrımı çocuğun dikkatini çekiyorsa, ‘Bazen yetişkinler de hata
yapabilir’, ‘Bazen kendini iyi hissetmeyen, doktor kontrolünde olması gereken hasta insanlar
vardır’ gibi açıklamalar paylaşılabilir.
Her ne olursa olsun çocuğa yalan söylememek ve olan biteni hafifletmemek önemlidir.
Olaylar hafileştirme ve gizleme çabası çocuğun, ebeveynin samimiyetinden şüphe
duymasına sebebiyet verecektir. Dolayısıyla böyle bir algıya kapılan çocuk ilerleyen
zamanlarda da bilgi almak için güvenilir kaynağın ebeveyni olmadığına kanaat getirecektir.
Az, gerçekçi ve öz bilgi vermek yeterli olacaktır.
Çocuğu hissettiği ve ifade ettiği duygulardan dolayı rencide etmemek gerekir. Çocuğu
cesaretlendirmek adına duygularını bastırmasına sebebiyet verecek her türlü durumdan
kaçınmak önemlidir. ‘Korkacak ne var canım’ demek yerine, ‘Seni bu denli rahatsız eden şey
nedir? Bunu konuşmak, çizmek, konu hakkında yazmak, oyuna dökmek ister misin?’ gibi
cümleler kullanmak çocukla iletişim yolunu açacaktır.
Çocuklar, olayların dramatikliğini ve şiddetini ebeveynlerinin tepkilerinden algılar.
Dolayısıyla ailenin duruşu, olayları ele alış biçimi, değerlendirişi ve başa çıkma yöntemleri
çocuğa model olur. Sorun yerine çözüm odaklı bir yaklaşım sergilemek önemlidir.
Çocuklar aynı soruları tekrar tekrar sorabilirler. Bu aslında çocuğun travmatik bilgiyi işlediğini
ve duygu durumunu düzenlemeye çalıştığını, kendisini sakinleştirecek bir kanala ihtiyacı
olduğu mesajını verir. Bıkmadan usanmadan yanıtlama ve açıklamak çocuğu rahatlatacaktır.
Bu süreçte çocuklara normalden biraz daha fazla sevgi göstermek, sarılmak, dokunsal
temasta bulunmak, onu sevdiğinizi ve özlediğinizi belirtmek etkili olacaktır. Fakat bu süreçte
aşırıya kaçmamak önemlidir. Zira bu sefer çocuk bir şeylerin anormal gittiğini düşünecektir.
Yaşanan süreçle ilgili okulu bilgilendirmek önemlidir. Çocukların öğretmenleriyle benzer
tavır, tutum ve açıklamalarda bulunmak çocuğu güvende hissettirecektir.
Eğer çocuğunuz çok kaygılı bir haldeyse, endişesini, duygu durumunu düzenlemekte güçlük
yaşıyorsa, işlevselliğini kaybedecek bir duruma geldiyse, gerileme süreci başladıysa (alt
ıslatma, gece kabusları, parmak emme, tırnak yeme, dikkat ve konsantrasyon sorunlarında
artış, ani öfkelenme ve sakinleşme gibi) mutlaka uzman desteği almakta fayda vardır.
İrem Alişanoğlu Polat
Uzman Klinik Psikolog