Çocuğunuzun Beynini Anlamak
Çocuk psikolojisini anlamanın en önemli basamaklarından birisi; çocuk beynini ve gelişimini
kavramaktan geçer. Siegel ve Bryson, kült kitapları Bütün Beyinli Çocuk’ta, beynin çalışma
biçimini anladığımızda çocukların davranışlarını ve ihtiyaçlarını daha iyi analiz
edebileceğimizi belirtirler.
Beynimizin sağ ve sol yarımküreleri olduğunu biliyoruz. Beynimizin sağ yarımküresi; iletişim
kurmamızı sağlayan, beden dilini okuyan, yaşantılarımızın anlamına ve hissine önem veren
taraftır. Duygular, anılar, imgeler sağ beynin uzmanlık alanındadır. Sol beyin ise; düzeni
arzulayan, mantıksal kısımdır. Sağlıklı bir ruhsallık için beynin her iki yarımküresinin de iyi
bir takım oyunu çıkarması, dengede ve ahenk içinde olması gerekir.
Yaşam tatmini yüksek, dengeli ve anlamlı bir yaşam sürmek beynin iki yarımküresinin
birlikte çalışmasıyla mümkün. Özellikle yaşamın ilk yıllarında çocuklar, içinde bulundukları
ana göre yaşarlar. Henüz duygularını kelimelerle ve mantıkla ifade etmekte
uzmanlaşmamışlardır.
Beyin, bireyin yaşantılarıyla şekillenir ve yaşam boyunca gelişir, değişir. Ebeveynlerin
evlatlarına bırakabilecekleri en değerli miraslardan biri; onlara hem mantıklarına hem de
duygularına önem vermeyi öğretebilmektir.
Siegel ve Bryson, beynin yalnızca bir kısmının hakim olmasının ciddi sorunlar oluşturduğunu
belirtirler. Yalnızca sağ beyni baskın olan bir birey yoğun duygular içinde kalacak, imgeler ve
beden duyumsamaları içinde olacaktır. Öte yandan bireyin sadece sol beyninin baskın olması
da duygudan arınmış, tamamen mantığa teslim olmuş bir yaşam anlamını taşımaktadır.
Örneğin sevgilisiyle kavga etmiş birisinin “Umrumda değil, ne hali varsa görsün.” Demesi;
sola sığınmak yani bir başedebilme yöntemi olarak beynin mantıksal, öngörülebilir, kontrol
edilebilir ve duygudan arınmış kısmına yanaşmak demekir. Bu sola yaslanma hali bireye daha
güvenli gelebilir. Oysa bu süreç inkarın ta kendisidir. Beynin her iki yarımküresinin de
dengeli bir şekilde işbaşında olması sorunlarla yüzleşmeyi ve yaşam tecrübeleri edinilmesine
imkan sağlar.
İki değerli uzmanımız, çocukların beyinlerinin her iki tarafını da kullanabilmeleri için
ebeveynlere iki strateji önerisinde bulunuyor. Ben de seanslarımda danışanlarıma sıklıkla bu
önerileri iletiyorum.
Strateji 1: Çocuğunuzla Bağ Kurmak ve Onu Yeniden Yönlendirmek
Çocuğunuz yoğun duygular deneyimlediği bir gün geçiriyor diyelim. Söylediği şeylerin
önemini anlamakta güçlük çekiyorsunuz. O serzenişine devam ediyor: “Hep arkadaşlarımı
haklı buluyorsun zaten! Beni hiç sevmiyorsun ki!” “Ne şimdi bu?” dediğinizi duyar gibiyim.
Çocuklar yoğun duygular yaşadıklarında, birikmiş gerilimleri olduğunda beyinlerinin sağ
kısmı baskın bir konuma geçmiştir. Bu gibi durumlarda ebeveynin kendini savunması,
çocuğun söylediklerinin aksine kanıtlar öne sürmesi, mantıklı yanıtlarla sürece yaklaşması
hiçbir işe yaramaz. Çocuğun o esnada baskın olan sağ beynine, sağ beyinden, sağ beyne özgü
bir yanıt vermek gerekir. Yani çocukla bağ kurmak, onunla temasta bulunmak, onun şefkat
ihtiyacını karşılamak… Tüm bu ilişki ve bağı sürdürme ihtiyacını karşılarken “Bazen işler
karmaşık bir hal alıyor… Bazen seni sevmediğimi hissediyorsun. Ben her zaman yanındayım,
sen benim için bir tanesin, senden bir tane daha yok. Sevildiğini hissettirebileceğim bazı
fikirlerim var.” Gibi bir söylem çocuğun regüle olmasını destekler. Üzgün olan çocuğa, onun
sağ beyninin duygusal ihtiyaçlarıyla yanıt vermek gerekir. Bu; çocuğun anlaşıldığını
hissetmesine olanak sağladığı gibi ebeveyn ve çocuk uyumlanmasını da sağlar.
Strateji 2: Sorunu Aşmak İçin Sıkıntının Adını Koymak
Yoğun duygular ve deneyimler sağ beyni hakim olan bir çocuk için oldukça zorlayıcı olabilir.
Bu süreçte ilk adımı yani çocukla bağ kurmayı ve uyumlanmayı sağladıktan sonra beynin sol
yarımküresini devreye sokmak gerekir ki entegrasyon sağlanabilsin. Sol beyni devreye
sokarken çocuğun yaşadığı deneyimleri anlatması, ebeveynin o deneyimi anlatması ve
hikayeler anlatmak çok etkili olur. Örneğin bir trafik kazasından kurtulan ve üstünden seneler
geçmesine rağmen hala olayın etkilerini yaşayan ve arabalara binmekten kaçınan bir çocuk
düşünelim. Bu çocukla ilk adım bağ kurmak, onunla temasta bulunmak, duygusal ihtiyaçlarını
karşılamak olacaktır. Akabinde yaşadığı travmatik deneyimi hikaye şeklinde çocuğa
anlatmak, o anda ne kadar korktuğunu ama artık güvende olduğunu belirtmek beynin her iki
tarafını da aktive eder. Hem duygular ele alınır, hem de sözcüklerin kullanımı ve hikayenin
sırasının planlanması gibi mantıksal akışla sol beyin devreye girmiş olur. Yaşadığı deneyimi
daha iyi anlar konuma geçen çocuk rahatlar ve geriliminden arınır.
Düştüğü için çok korkan ve “acıyor!” diye ağlayan bir çocuğa “Canın yanıyor. Koşuyordun.
Ben de seni izliyordum. Sonra birden takılıp düştün, bacağın yaraladın. Ben sana yardım
ettim. Şimdi nasılsın? Nasıl hissediyorsun? Az önce ne olduğunu sana göstermemi ister
misin?” gibi bir yaklaşım şifalandırıcıdır. Başına ne geldiğini anlamayan çocuk, böylelikle
yaşantısını anlamlandıracak, duygularını ifade edebilecek ve kendini güvende
hissedebilecektir..
Kaynak: Bütün - Beyinli Çocuk , Daniel J. Siegel, , Tina Payne Bryson, Koridor Yayıncılık,